Yurtdışı eğitim alanında ülkemizdeki ilk sivil toplum organizasyonu olan UED, bu kimliğinin verdiği sosyal sorumluluk bilinci ile kurulduğu ilk günden bu yana çeşitli projeler hayata geçirmekte, birçok başarılı öğrencinin yurtdışı eğitim hayallerini gerçeğe dönüştürmektedir.
UED, AÇEV Melek Erman Kori Eğitim Merkezi ile hayata geçirdiği son burs çalışması çerçevesinde, başarılı bir öğrenci olan Tuba Korkusuz'u, İrlanda'nın başkenti Dublin'de bulunan Center of English Studies okulunda 2 haftalık İngilizce dil eğitimine gönderdi. İşte öğrencimizin İrlanda izlenimleri.
“07.09.2014 tarihinde sabah Dublin saatine göre 10.30'da iniş yaptım, pasaport kontrolden geçtikten sonra bavullarımı alıp havaalanından otobüs durağına doğru gittim. Ued'den Gökhan Bey bana bir yol planı hazırlamıştı ve konaklayacağım Carmel Hanım'ın evini aramaya başladım. Biraz uğraşan sonra onun evini de buldum ve beni çok sıcak karşıladı, telaşlandığını da söyledi biraz geç geldiğim için; doğru otobüs, doğru durak derken biraz gecikmiştim çünkü.
Odama yerleştim daha sonra, evde benim gibi bir öğrenci daha vardı Shampei adında Japon bir çocuk, oda eğitim için oradaymış ama 8 aydır Carmel Hanım'ın yanındaymış. Birde evin son üyesi şirin mi şirin, böyle pamuk yumağı köpeği Pepi ile tanıştım. Kendimi yorgun hissetmiyordum bu yüzden de çıkıp biraz dolaşmak istedim. Evin yakınında bir park keşfettim ve haftasonu olduğu için kalabalıktı. Güzel ve alabildiğine yeşillikleri bol olan bir parktı. Sonradan anladım ki İrlanda'daki bütün her yer öyle imiş yani alabildiğine yeşil...
İlk günüm böyle geçti, oradaki ikinci günümde ise okula başladım. Shampei'nin de desteği ile okulu bulduk ve ben derse başladım. İlk gün bir sınava tabi tutulduk ve sınıflarımız belli oldu. Sınıfım 12 kişilikti ve tek Türk bendim sınıftaki, buna sevindim ama bir yandan da çekiniyordum ya yanlış konuşursam falan diye ama öğretmenlerimle gayet iyi anlaştım. Daha rahat hissettim kendimi o zaman.
Sınıfa hemen alıştım, sabah 9'dan 1'e kadar derste oluyordum ve kalan saatlerimde ise 2'si Türk, biri Arap ve sonradan aramıza katılan İtalyan bir arkadaşım ile gezmeye başladım. İrlanda'yı her gün karış karış geziyorduk neredeyse, her gün mutlaka yolumuz St.Stephan Green Park'a çıkıyordu. Öğlen yemeklerimizi yerel halkın da yaptığı gibi parklarda yiyorduk. Onlar gibi çimlere yatıp ya gökyüzünü izliyor ya kitap okuyor ya da sohbet ediyorduk. Oraya ilk gittiğimde dikkatimi çeken şey, trafik olmaması ve halkın büyük bir kısmının bisiklet kullanıyor olması olmuştu. Ekonomik krizden sonra insanlar bisiklete yönelmişler, orada her bireyin, 7'sinden 70'ine herkesin bir bisikleti var. Hükümet de bu konuda oldukça destek veriyor, bisiklet kiralama yerleri var ve bu belli bir yerde değil her yerde var. Akşam işten çıkan takım elbiseli bir adam oradan bisiklet alıp eve onunla gidebiliyor, aynı durum iş kadınları için de geçerli. Gözlerimle görmesem ben de inanmazdım herhalde ama gördüm. St.Stephan Green Park'a giderken Grafton Street diye bir sokak var orası İstanbul'un İstiklal Caddesi, daha doğrusu oradaki bir çok sokak öyle.
Ülkenin en önemli müzelerinden biri olan National Museum'u gezdim ilerleyen günlerde, 3 ayrı binası var bu müzenin. Bunların yanı sıra National'ın kütüphanesi de vardı, çok büyük, hoş, mükemmel bir mimari yapıya sahip bir bina. Haftasonu Türk arkadaşlarım ile okyanus kenarına gitmeye karar verdik, Dart diye bir tren sistemleri var ve güneyden kuzeye doğru bir yol izliyor. Biz ülkenin kuzeyinde yer akan Greystone Beach'e gittik ve uçsuz bucaksız mavilikle karşı karşıya kaldık ve bu insana tarifi imkansız bir huzur veriyor. 19 Eylül'de ülke genelinde büyük bir organizasyon yapılı ve o gün "Culture Nihgt" olarak ilan edildi. Gittiğimden beridir bir kere bile yağmur yağmayan, yağmur şehri Dublin'e o gün yağmur yağdı ve bizde dışarıda bulunduğumuz için biraz ıslandık ama en azından yağmurunu görmedim demem.
20 Eylül'de İstanbul yolcusuydum. Cumartesi sabahı şehrin merkezinde orada tanıştığım arkadaşlarım ile kahvaltı yaptık ve vedalaştık. İrlanda'dan dönerken elimde sayısız fotoğraf, muhteşem anılar ve elbette unutulmayacak arkadaşlıklar ile döndüm ülkeme.”